Bu bölümde tip 1 diyabetli bir pilotun pilot olma hikayesi ve pilot olma mücadelesinde T1D tanı sürecini tüm detaylarıyla bir araya getirdik.

ABD’de geçtiğimiz yıllarda insüline bağımlı ilk pilotun ticari olarak uçuşu Federal Havacılık İdaresi (FAA) tarafından onaylanmış, 13 Nisan 2020 Pazartesi günü, uçuş okulundayken 2012 yılında tip 1 diyabet teşhisi konulan pilot Pietro Marsala’ya Amerika Birleşik Devletleri’nde ticari uçuş izni sağlayan Birinci Sınıf Tıbbi Sertifikası verilmişti.

Bu onaydan önce, insüline bağımlı hiçbir kişi ABD’de ticari olarak uçmak için sertifika alamıyordu. 2015 yılında Federal Havacılık İdaresi (FAA) bu politikayı değiştirmeyi düşündüğünü açıkladı ve 7 Kasım 2019’da insüline bağımlı diyabetlilerin Birinci Sınıf Tıbbi Sertifika başvurularını resmi olarak incelemeye başlayacaklarını duyurdu.

Şimdiye kadar insüline bağımlı diyabeti olan çok az sayıda pilotun onayı alınsa da Pietro’nun onayının gelecekteki pilotların önünü açacağı umuluyor.

Bu onay sürecinde CGM’in rolü büyük:

Bu onay sürecinde CGM (Sürekli Glikoz Ölçüm Sistemi) teknolojisi etkili olmuş. CGM şirketi Dexcom, sistemlerinin sağladığı CLARITY verileri FAA yönetimine teknolojinin nasıl çalıştığına dair derin bir anlayış kazandırdığı için sürecin ayrılmaz bir parçası olmuş.

PİLOT OLMAK İSTEDİĞİNİZİ NE ZAMAN ANLADINIZ?


Chicago’da O’Hare Havaalanı yakınlarında büyüdüm. Ailem İtalyan göçmeni ve çoğu halen İtalya’da, bu yüzden ailem bizi yazları oraya götürürdü. Havacılığa aşık olduğumda 5 – 6 yaşlarındaydım. 10 yaşındayken Phoenix, Arizona’ya taşındık. Aileme bana gerçek zamanlı uçuşu taklit eden bir bilgisayar programı olan Microsoft Flight Simulator almaları için yalvardım. Annem, babam ve kardeşim kanepede arkamda otururlardı ve ben de uçuş güvertesinden konuşuyormuşum gibi yapardım. “Uçuşun” yaklaşık yarım saatinde sıkılırlardı. Öğleden sonra “havalanırdım”, sonra programı otomatik pilota alır, İtalya’ya “uçardım”. Kanepede uyur, sabah “Portekiz ve İspanya üzerindeyken” uyanmak için bir alarm kurar, sonra “İtalya’ya inerdim”.

Liseye geldiğimde danışmanım “Buradan ayrıldıktan sonra ne yapmak istiyorsun?” diye sordu. Pilot olmak için yeterince zeki olduğumu düşünmüyordum çünkü pilotlara süper kahramanlarmış gibi bakıyordum. Ama bana bir uçuş dergisi verdi ve orada “Güneşli Phoenix, Arizona’da uçmayı öğrenin” yazan bir ilan buldum. Burası uçuş dersleri veren bir uçuş okuluydu. Bir keşif uçuşu yaptık (bu eğitimde eğitmenle bir saat kadar uçuyorsunuz.). Bu mesleğe tutkulu olduğumu hissettim ve yapmak istediğimin bu olduğunu biliyordum.

Tip 1 Diyabet Tanı Süreciniz Nasıl Oldu?

2012 yılında 21 yaşındaydım ve o zamanlar uçuş eğitimimin ortasıydı. Yaklaşık iki hafta boyunca kendimi çok garip hissediyordum. Klasik semptomlar kendini göstermeye başlamıştı; ağız kuruluğu, kilo kaybı. Aile hekimime gittim ve bana yanlışlıkla tip 2 diyabet teşhisi koyuldu. Annemin ikinci önerisi üzerine, bir endokrinoloğa gidince gerçekten de tip 1 olduğum doğrulanmıştı.

Bunu duymak, benim için başlangıçtaki durumumdan bile daha zordu. Küçük bir çocuk gibi ağlıyordum. Sağlığımı kontrol altında tutmak için çok çalışmış ve birdenbire sağlığım tekrar elimden alınmıştı. Havacılık kariyerimin bittiğini biliyordum.

Durumumun stabil olduğunu kanıtlamak için uçmaya altı ay daha ara vermek zorunda kaldım. Resmi olarak tip 1 teşhisi konulduktan sonra hemen bir Dexcom CGM edindim ve insülin olmadan bir gün bile uçmadım. Hiçbir zaman tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyduğum herhangi bir olay yaşamadım ve CGM’im sayesinde böyle olduğunu biliyorum.

3.sınıf tıbbi sertifikayla sınırlıydım; yalnızca gelirim olmasını istersem veya sadece zevk için uçmak istersem uçuş eğitimi alabiliyordum. Böylece eğitimimi tamamlayıp uçuş eğitmenliğine başladım. Uçmayı bilmeyen insanlarla uçuyordum ve orada sorumlu olan bendim, her gün üç saatten sekiz saate kadar herhangi bir yere uçuyordum.

Bir uçuş eğitmeni olarak aslında daha fazla sorumluluğum olduğunu fark ettim. Bu yüzden FAA’ya geri dönmenin ve ticari bir sertifika için yeterince istikrarlı olduğumu kanıtlamanın zamanının geldiğine karar verdim.

FEDERAL HAVACILIK İDARESİ (FAA) İLE ÇALIŞMANIZDAN BİZE BİRAZ BAHSEDER MİSİNİZ?

Federal Havacılık İdaresi (FAA) ile ilk yüz yüze görüşmem planın dışındaydı. Hava kuvvetlerinde sağlık hizmetlerinden sorumlu Dr. DeVoll ile de iletişim halindeydim. Ona orada olduğuma dair hızlı bir e-posta gönderdim. Ertesi gün için bir randevu ayarladı. Benimle bir buçuk saat konuştu; hikâyemi anlamak istiyordu. İnsüline bağımlı pilotların durumlarını değerlendirmeye başlayacaklarına dair bir bildiri yayınlamışlardı. Bana henüz o noktaya gelmediklerini ama CGM verilerini daha fazla incelediklerini söyledi.

Uçuşa uygun olduğumu görmelerine yardımcı olabileceğini düşündüğüm bir ton gönüllü kan şekeri verilerimi görmelerini sağladım. Mükemmel değilim. Olamayız da. Ancak kanıtlayabildiğim kadarıyla uçuş zamanı kan şekerimin aralıkta olmadığı zamanlar olmadı. Hem endokrinoloğum hem de işverenim güvenliğimi onayladı.

2017’nin sonlarında, CGM verilerimi uçuş verilerimle karşılaştırabilmeleri için bir Excel tablosu oluşturmaya karar verdim. Tüm faaliyetlerimi bir not satırına yazdım -insülin dozları, kan glikoz seviyelerimi dengede tutmak için tükettiğim karbonhidratlar, kan şekerimi mümkün olduğunca düz bir çizgide nasıl tuttuğum. Bu veriler Federal Havacılık İdaresi (FAA)’nin diyabetliler için bir protokol oluşturmasına yardımcı olacaktı.

Onaylandığıma dair e-postayı aldığımda araba kullanıyordum. Arabayı güvenli bir yere çekmek zorunda kaldım çünkü çok gergindim. E-postayı açtım ve küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Uğruna çalıştığım şeyin karşılığı buydu. Çok rahatlatıcıydı. Hayatımda yaşadığım en güzel duyguydu.

kaynak: https://beyondtype1.org/commercial-pilot-diabetes/

CEVAP

Yorum yap
Adınızı lütfen buraya giriniz